25 Eylül 2010 Cumartesi

sarhos değilim sadece, sadece.. neyse

ictim ama az ictim
ağlamama yetti.. seni düsündüğüm an gözyaslarımın akıp gitmesine yetti
gözümün önüne geldi siman
yine basa sardım resmen 
her saniyeyi birer birer.. yanına geldim, gittim resmen 
kokunu icime cektim bi anlık
tenin tenime değdi yine..
gözlerine baktım parlıyolardı
inci gibi dökülürken buldum gözyaslarımı
sen akıyodun gözlerimden
gözlerim sana ağlıyolardı
güldüm kendime.. sen gülüyodun icimde
acaba gülümsüyo muydun?
halime mi gülüyodun?
konusuyoruz suanda..
anladın gibime geliyo, belli etmiyosun
"bu isler bana sacma geliyo" derken bana mı diyosun yoksa? :)
biraz sinirlendin gibi geldi?
bana mı kızdın?
haklısın, kızılmıycak bi halde miyim ki
anladım yaptığım sadece paranoya
bende sana asık değilim sadece ve sadece tutkuya hakim olamıyorum
evet evet asık değilim
böylesi daha iyi değil mi zaten
yada sakinlestirinin kafasını mı yasıyorum dersin
artık adım kadar eminim her zaman dediğim gibi "ulas asık olamaz" sana da olmadım olamazdım
kendimi tanıyorum
ama seviyorum seni, hislerim hala aynı, yanımda olman huzur veriyo
sesin, gülüsün, mimiklerin, siman herseyin yetiyo bana
ama asık değilim gözün aydın :)
sarhos değilim, sadece sadece seviyorum seni
insan insanı sever cok sever ya iste öyle hani..
xoxo

23 Eylül 2010 Perşembe

Cikkolatta

7. gün..
tam sensizliğin 7. günü derken
ses verdin kuyunun en dibinden yardım beklemekte olan bana
huzur!
bunu hissettim icimde
tüm saf ve iyi niyetimle ne dediysen kabullendim
belki yalandı?
belki inandırmak istedin sadece..
ve basardın hayatım, sana inandım
güveniyorum sana
sonunda güvenimi bosa cıkarcak bir alternatif olsa bile umrumda değil
gecen hafta su saatlerde beraberdik "aptal kutusu" denen ekrana bakıyoduk
biralarımız elimizde
yüzünün detaylarını izliyodum
o kadar güzeldin ki
her detayını hala hatırlıyodum saniyeler öncesi bakmısım gibi
sesini hala duyabiliyorum kulağıma fısıldadıklarını
cok özledim!
cikolatam ağzıma yüzüme bulasıyo suanda
yanımda olsan sana da yedirirdim ellerimle :)
suratına bulastırırdım gülerdik
nedensiz bi sekilde sana ihtiyac duyuyorum
ben sana asığım ama senin bana asık olmanı istemiyorum
yanımda ol yeter sevgilim..
her gün senin o geceki muhabbet sırasında biniyoruz dediğin otobüse biniyorum
icinden sen cıkarsın umuduyla..
cıkmıyosun tabi ama olsun yine de bincem her gün
eğer bi gün rastlarsam sana 110'da
herkesi silip, herseyi silip
sana sarılıp ağlarım dudaklarında
bana huzuru geri verdin, ne olur gitme
diyemediğim tüm bunları okuyacaksın ilerde..
seni seviyorum..
xoxo

22 Eylül 2010 Çarşamba

Ask bu gece bu sehri de terketsin!

kendimi kötü hissediyorum.. hic olmadığım kadar kirli ve iğrenc
eskiden kendime değer verirdim ben
ben beni severdim, kimsenin sevmesine gerek duymadan
ben bana güvenirdim, onca bosa cıkmıs güveni yok sayarak
ben bana destek olurdum, olmayanlara inat
benim bana hep ihtiyacım vardı..
ama en cok ihtiyacım olduğu zaman ben yokum
oyuncağı elinden alınan kücük bir cocuğun küsmesi edasıyla sırtımı dönmüsüm kendime
sevinme öyle hemen yani
beni bi tek sen değil, bende terkettim
sessiz bi sekilde..
aynı senin gibi..
sorgusuz sualsiz sadece arkamı dönüp gittim
kapıyı bile carpmadım gittim
tek bi esyamı bile almadım gittim
eskiye dair yanıma tek bisey almadan gittim
ve sanırım bi daha dönmemek üzere gittim..
seni özlüyorum evet inkar edemem
ama üzgünüm kendime daha fazla haksızlık yapamam
evet iyi düsündüm!
senin icin kendi canımı acıtamam..
bunları diyorum fakat gercekten yapabilir miyim bilmiyorum
ben beni cok özledim
kendi kendime gülmeyi cok özledim
o gece yanından ayrılana dek ben gülümserdim
gülüslerim nerde benim?
sevisirken ruhumu esir mi aldın ne yaptın?
carpık bir gülümseyis geldi yüzüme
acaba tekrar sevissek ruhumu geri alabilir miyim senden? :)
yavaas yavas akıp gidiyosun damarlarımdaki alkol ile birlikte
kendim icin senden vazgeciyorum
beni geri kazanmak icin senden vazgeciyorum
ben bana geri döndüğümde cok sağlam döncem biliyorum
ve sana bi tavsiye hayatım
sıcağa alıs bu sıralar
ne de olsa Tanrı seni cehenneme yollayacak
bu dünyada bir canavar yarattığın icin
Adrian kulaklarımda uğulduyo bu sırada Ask Bu Gece Sehri Terketti.. diye
ask bir gece bu sehri de terketsin
geri döncem, bekleyin
xoxo

21 Eylül 2010 Salı

karanlık, soğuk bir gün

aslında sabaha yine onsuzlukla uyandım, hemde saatimin calmaması ile gayette gec kalarak..
gözümü actığımda bir "hass*ktir!" cektim sesli bi sekilde
kalkıp hazırlanıp rüzgar gibi cıkmam gerekti evden
kafamda tonlarca sey rüyanın etkileri, arkadasımın beni öldüreceği düsüncesi, havanın nasıl olduğu, ne giyeceğim düsüncesi vesaire vesaire..
öyle böyle galataya gittim bugün..
ortam otantikti, bana seni anımsattı
hava soğuktu, tenin gibi
rüzgar sertti, sesin gibi
ve karanlıktı sokaklar, odan gibi
senden bahsettim sık sık, fotoğrafını gösterdim
bazen ic cektim, bazen gözlerim doldu
gitgide kanımdan cıkıyosun sanırım
baska tenler arayısındayım, oysa ki senden baskası değmesin isterdim tenime..
ama artık öyle bi hale geldim ki sevgilim sırf kokun üzerimden gitsin diye yoldan cevirip yatağa atabilirim herhangi birini
belki hakkımda kötü düsünürsün..
umrumda değil! icimdeki yanan her gün de bıkmadan artan o alevi bilemezsin!
her gece bastırmaya calıstığım o tutkuyu göremezsin
sancılarımı hissedemezsin..
aslında düsünmeye basladım da, sen nesin?
sorunun cevabını merak ediyosan bana sorma
cözemedim ben seni..
öperken askı hissettiğim insan
öptükten sonra bi yabancı
sevisirken cümleler sarfederken
sevistikten sonra yalancı..
icimde ufak bi umut besliyorum, adını sen koydum
eğer mucize olup ararsan onu seninle tanıstırcam
senin gibi giydirip senin gibi kestircem saclarını
ve eğer yine terkedersen beni..
ona bakıp seni görcem geceleri..
xoxo

20 Eylül 2010 Pazartesi

Celiskiler, dualar, gercekler

bugün biraz daha iyiyim düne nazaran..
arkadasım mantıkla yavastan buzları eritiyoruz, lakin yine de tutku mantığı bastırıyo
umarım gecici biseydir..
hayır kendime bile yalan söyleyemiyorum! gecsin istemiyorum! mantıklı olmak istemiyorum!
seni istememeyi istemiyorum! seni sevmemeyi istemiyorum!
acı bile huzur veriyo bana.. uzun bir zamandan sonra bağlanacak biseyimin olması iyi geliyo
acıyı bi kenara atıyorum adeta
sadece seni anımsıyorum
dokusunu, öpüsünü, sesini, kokunu.. seni!
diğer seyler umrumda değil
fotoğrafına bakıp ona dokunuyorum
seni onda hissediyorum
teninin pürüzü avcumun icinde dolanıyo gibi
solukların tenimi gıdıklıyo..
seni bir sarkıya benzetiyorum..
dinlediğim, bitince tekrardan basa sardığım ve asla sıkılmadığım bi sarkı
veya bi kitap..
okudukca okuyasımın geldiği her sayfasını en ayrıtınsına kadar okuduğum bir kitap
yada yada bi film yüzlerce kez izleyip ilk defa izliyomus gibi aynı sahnelerde ağladığım..
seni, bana benzetiyorum
öyle vazgecilmezsin!
biliyorum imkansız, günah, yasak veyahut her neyse..
ama yine de diliyorum
bir sabaha sana sarılıp uyanmak..
kokunla, sesinle..
sıcaklığınla..
gel gör ki benim "hayalim" baskasının sıradan bir gecesinin sonudur..
ne de olsa seninle yatıp uyuyamadan giden bi ben varımdır..
benden baska herkesle paylasmıssındır rüyalarını
benden baska herkes izlemistir uyurken simanın detaylarını
xoxo

19 Eylül 2010 Pazar

Günler günleri takip eder..

sanırım alısıyorum,
yavas yavas kabul ediyorum..
bunları kendi kendime diyorum fakat olmuyo iste
yine her gece yokluğunla uyuyup, sabaha senin yokluğunla uyanıyorum..
günesi, olmayan bir sen ile batırıp, sana sarılarak doğusunu izliyorum..
susuyorum, susunca anılarım canlanıyo zihnimde..
en kücük detayına kadar anımsıyorum, hatta tekrardan yasıyorum
kendi kendime zıtlasıyorum bazen de "o yok, yok!" diye ama konusmayı, yürümeyi dahi bilmeyen bi bebeğin ne desen anlamayacağı gibi bende anlamıyorum
anlayamıyorum!
biliyorum, dönüsü yok bu sensizliğin
ama yine de senden bir mesaj bekliyorum
belki atarsın, mucize olur belki ararsın diye
sesini duymaya bile o kadar ihtiyacım var ki..
kendime acıyorum!
ben böyle olmamalıydım.. sonucta hicken basladık, hic olarak ta bitirdik
neyse dönelim yokluğunla gecirdiğim o güzel günlere
beraber uyanıyoruz kahvaltı edemiyoruz sakinlestirici kullanıyoruz istahımız yok ikimizin de anlatılıyo anlamıyoruz duyamıyoruz baksak ta göremiyoruz arada gülüyoruz bakısıyoruz öpüsüyoruz her gece deliler gibi sevisiyoruz..
belki kızarsın ama haber vermeden olmaz..
yokluğun ile evleniyoruz..
bir "mutluluklar" mesajı cekersin artık
xoxo

6 saat, 360 dakika..

6 saatlik bir asktı yasanılan, o kücük sirin kapıdan masumca girip gece yarısı sehvetli bir öpücükle cıkana kadardı..
konusurken iki kez düsünülerek baslandı muhabbet, sonrasında sesler iyice kesildi sadece tenler konustu..
utangaclık vardı ilk, yerini sadece arzuya bıraktı..
masum oyunlarla merhaba dedik tutkuya, is masumluktan cıktı hücrelerimiz konustu adeta..
"asık olmamam icin tek bir neden söyle?" diyecektim, demedim, diyemedim
ama oldum! ayrılmak dahi istemedim dibinden! koynundan cıkmak istemedim!
yasak asktı bizimki, kimseciklerin görmemesi gereken.. duyulmaması gereken.. hani o filmlerdeki gibiydi
ama bu sefer gercekti, dokundum, öptüm, hissettim evet gercekti
taa ki o kapıdan üstünü toparlayıp gec kalan bir sürtük gibi cıkarken verdiği* o buseyle ve büyülenmis bir halde cıktığım an bitti senaryo..
el sallaman, ardımdan bakman bile filmin devamının gelmeyeceğinin habercisiydi..
ki gelmedi
reyting rekorları kırmıstı oysa bizimkisi..
ama sen umut vaadeden bir filmi kestin, film seridini koparttın resmen..
geriye ne mi kaldı?
bas rolü kapmayı basaramayan ben..
"aptal" gibi asık olan ben..
ve basrol partnerini elinin tersiyle itip ses seda etmeden uzaklasan, kaprisli aktör sen..
ah bu arada yarıda kestiğin o film hala konusuluyor..
"Fransız Sevismesi"
yönetmen: sen
yapımcı: sen
hersey sen..
benim senaryom: ask
seninkisi ise: zevk!
xoxo