24 Şubat 2011 Perşembe

"Elbet bir gün insan korkuyla tanısıyor derlerdi, inanmazdım.
Belli baslı korkularım vardı zaten benim..
Ciddi anlamda onlar bir hicmis.
Simdi gercekten korkuyorum, cok korkuyorum..
Korku neymis yasıyorum..
Ruhumun en derinliklerinde o soğuk hissi hissedebiliyorum..
Korkuyorum.
O'nsuzluktan cok korkuyorum.
Tanrım!
Sana yalvarıyorum.. O'nu benden alma, yalvarırım.."
Dedi sonra kücük cocuk ağlayarak..
Yatağın icinde bir cenin gibi kıvrılmıs kendi kendine sayıklarken..
Cocuk cok seviyordu.
Cocuk cok korkuyordu.
Hic bir sey, hic kimse umrunda değildi..
Bunun adı ask dedi beyaz bir melek.
Ve insanoğlu gelmis gecmis en büyük aska tanık olacağından habersizdi.

17 Şubat 2011 Perşembe

Sizofrenik alıntılar beynimin en ucra kösesinden 3

"Assağılık herif!" demisti bana. Sesini hic kısmadan, yolun ortasında avazı cıktığı kadar bağırarak..
Yine de sesimi cıkartmadım, sustum. Niye mi? Cünkü onu seviyordum. Bu kadar basit.
...
Her sey imkansız kadar mükemmeldi, ona her önünden gecisimizde vitrinde bakakaldığı ve almayı cok istediği elbiseyi almıstım. Güzelce en sahsahlısından bir hediye paketi de yaptırmıstım.
Özel bir gün müydü? Doğum günü? Sevgililer günü? Yıl dönümü? Yo, hayır. Sadece icimden gelmisti. Ufak tefek sürprizler yapmaktan cok hoslanırdım. O da benim bu sürprizlerimi cok severdi. Mutlu oluyorduk.
Hemen aramıstım onu. "Neredesin acil bulusmamız lazım!" diye. İsten henüz cıkamamıs ve mesaiye kalacakmıs.. Bir gün daha bekleyebilirdim bu sürpriz icin ne var canım?
Yaklasık bir saat icerisinde (ki bu saat diliminde coktan taksiye atlayıp evime dönmüstüm) telefonum caldı. Yakın bir arkadası.. Telaslandım! İnsanın aklına her zaman "en kötüsü" geliyor ne yazık ki..
Acele ile telefona cevap verdim. "Onun hakkında konusmamız gereken bir seyler var!" dedi.
Mekan bildirdikten sonra derhal cıktım evden. Tamam o iyiydi fakat yine de endiseliydim, ne konusacaktı ki?
Girdim cafeye oturuyordu pek bir düsünceli, pek bir garipti.. "Ne oldu?" dedim. "Cok üzgünüm.." diye yanıt verdi. Anlam veremiyordum ne olmustu? Neye cok üzgündü? Neler oluyordu?! İyice meraklanmıstım.
Ayaklandı ve elimden tuttu. Bir kat yukarı cıktık. "Sana bunları anlatacağım ama kesinlikle aramızda kalmasını istiyorum" dedi. Yoksa? Bir hastalık? Aman Tanrım! Her sey gecti o an aklımdan.
Ben bu felaket icerikli düsüncelerimle boğusurken arkadası kendini dudaklarıma bıraktı.
Kaskatı kesildim. Kendime geldiğim an ittim ve "Ne yapıyorsun sen?!" diyerek sert cıkıstım. Ama yapım gereği sert olmakta zorluk cekiyordum yine de elimden geldiğince serttim, yaptığı büyük bir ayıptı!
"Seni seviyorum" dedi gözleri adeta minik bir köpek yavrusu gibiydi. Annesiz kalmıs ac ve sokakta yalnız, savunmasız olanlardan..
Bir an acıdım. Cok yufka yürekliyimdir. Sonra toparlandım. Bu durumda acıyacak bir taraf yoktu. Ben en yakın arkadasının sevgilisiydim ve öyle de kalacaktım.
Ben yine bu düsünceler icerisindeyken o ağlamaya basladı. "Hic bir sey bildiğin gibi değil" diye haykırdı.
Cevap veremiyordum yahut vermeye tenezzül etmiyordum ama sonunda ağzımdan bir kac kelime cıkıverdi.
"Neyden bahsediyorsun sen?!" dedim en sert ses tonumla.
Ve ardından döküldü.
"İlk basta mesajlastınız siz, konustunuz, sanal ortamdan cok muhabbet ettiniz. Evet buna bizzat sahit oldum, cünkü bunları yaptığın kisi o değil, bendim. Sana öylesine tutulmustum ki, beni beğenmeyeceksin diye onu tanıtarak arkadas oldum seninle. Ben konustum..Aptallıktı! Nereden bilecektim senin ona asık olacağını ve onun seni adım adım elimden cekip alacağını. Ve bana "O sana değil, bana asık" dedi biliyor musun? Bu kadar acımasızdı. Ağlamama bir kere olsun aldırmadı o benim en iyi arkadasım, dostum, kardesimdi.. Seni ben seviyorum, o değil.." dedi ve nutkum tutuldu.
Yo, hayır benim melek sevgilim böyle bir insan olamazdı! "Yalan söylüyorsun!" dedim. Cidden sinirlenmistim ve artık gercekten de serttim.
Dizlerinin üzerine cöktü ve basından beri yasadığı her acıyı ağlayarak, haykıra haykıra anlattı.
Hala inanamıyordum. Bunu benim sevgilim yapıyor olamazdı, o bu kadar gaddar olamazdı bu bir saka olmalıydı..
Onu eve bıraktım ve eve döndüm.
Uyudum.
Ertesi gün isten aldım ve bir yerde yemek yedik. O da suskundu, ben de.. Haydi benim nedenlerim vardı. Ya o?
Biliyor muydu dün gece olanları? Gercek yüzünün bana anlatıldığını biliyor muydu? Biliyorsa neden bu kadar sessizdi? Bir acıklama? Bir inkar? Yoktu hic bir sey yoktu.
Birinin baslaması gerekiyordu ve bu bendim.
"Bana yalan söyledin?" dedim.
"Hayır sen bana hic sormadın, ben de sana yalan söylemedim" dedi.
O an karsımda "melek" diye nitelendirdiğim kız bir anda adeta "seytan" oluvermisti.
"Sen bu değilsin.." diyebildim sadece.
"Ben buyum. Seni sevdim mi zannediyorsun? Ya da onu gercek dostum mu zannediyorsun? Elbet bir gün ortaya cıkacaktı ve o sürtük sana her seyi anlatacaktı belliydi bu ben de hep hazırlıklıydım. Zaten gelisin gibi gidisin de kolay olurdu tatlım" dedi.
Yıkılmıstım. Adeta o esnada tramva geciriyordum ve tek diyebildiğim sey "Asıl sürtük sensin" oldu.
Kalkalım dedi ve kalktık. Yolda yürüyorduk bos bos. Hala onunla niye yürüyordum bilmiyordum.
"Ben seni sevmistim, gercekten sevmistim." dedim birden bire sessizliği bozarak.
"Assağılık herif!" demisti bana. Sesini hic kısmadan, yolun ortasında avazı cıktığı kadar bağırarak..
Yine de sesimi cıkartmadım, sustum. Niye mi? Cünkü onu seviyordum. Bu kadar basit.
"Assağılık herif! Sen beni, ben olduğum icin sevmedin ki. Dısımı sevdin, güzelliğimi sevdin, herkes gibi.." dedi.
Bağırıyordu hala.
"Peki ya onun sucu neydi?" dedim.
Cevap veremedi.
Ardıma bile bakmadan ters istikamete doğru yöneldim. Kosar adımlarla..
Yanından bir an önce uzaklasıp bu kabus bitsin istiyordum ve kendimi arkadası olan kızın evinde buldum.
Olanları anlattıkca o daha da ağlıyordu daha da kendini yıpratıyordu.
Onu sevmiyordum evet ama yine de üzülmüstüm.
Derken bir mesaj geldi..
"O seninle konusmak istiyordu aracı oldum. Ama ters giden bir sey vardı sana ben de asık olmustum. O sıralar hastaydım sürekli doktorlarda geciyordu günlerim. Doktorlar bana kanser olduğumu söyledi. Cok gec kalındığını ve tek yapmam gerekenin moralimi yüksek tutmak olduğunu söyledi. Dünya umrumda değildi, -cok gec-ti artık her sey icin cok gecti.. O sırada tek istediğim sendin. Hastalığımı hic kimseye söyleyemedim. Bana acınası sekilde bakılmasını istemiyordum cünkü. Ve istediğim seyi elde ettim. Gaddarca yahut değil farketmez. Seni kazandım doğru yolla değildi belki ama kazandım. Mutlu oldum. Sevdim. Hatırlıyor musun bir elbise vardı her defasında tutulup kalıyordum vitrine.. Onu neden almıyordum? Para icin mi? Hayır onu giyecek ömrüm olmadığı icin.. Sen onu bana aldın biliyorum. Ama onu bana değil ona giydir belki de haklısındır, sürtük olan benim.. Her sey icin özür dilerim ilk ucakla Amerika'ya gidiyorum. Tedavim icin. Tesekkürler, beni yasattığın icin."
Ağlıyordum! Engel olamıyordum kendime..
Ve o gitti.
Bir daha ondan hic haber alamadık.
2 ay sonrasına kadar..
Amerika'dan dönmüstü ama cansız bir bicimde. Ölmüstü o. Beni de yanında götürmüstü adeta. Ben de ölüydüm.
Ben de ölmüstüm.
...
10.12.2009 Tarihinde Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde bir odada vefat eden hastanın yastığının altından cıkan bir defterde bulunmustur.

* Tamamen hayal ürünüdür. 
Depardiéu.

13 Şubat 2011 Pazar

Yazdıklarımı sevmek zorunda değilsiniz. Olay sadece, benim onu seviyor olmam, öyle iste.

Bana yıllar gibi gelen o 10 günün ardından sonunda O'na kavustum, evet.
Gerci ben bir "ayı"yı sevdiğimden öyle akıllarda uyanan bir karsılasma da olmadı tabii ki.
Kosup sıkı sıkı sarılmayı gectim hatta sarılma bile olmadı.
Olsun ben onu böyle de seviyorum :)
Hediyemi verdim, pelus kalpli bir kutunun icinde ellerimle sadece ona yaptığım kurabiyecikler :)
Tabii ki o böyle bir sunum beklemiyordu. Ona göre kurabiyeler herhangi bir kap icerisinde falan olurdu herhalde.
Merhaba ben Depardiéu.
En en güzelini ve incesini düsünürüm her zaman :)
E doğal olarak sasırdı ama sevdi önemli olan da buydu benim icin. Suratındaki o sasırmıs ifadeyi cok sevdim.


Huzur baskentim.

12 Şubat 2011 Cumartesi

Mutluluk.

Yumurtasını kırarken,
     Ununu dökerken,
          Kabartma tozunu ilave ederken,
               O kalıplarla sekilleri cıkartırken..
                     Hep O'nu düsündüm.


Oturdum ellerimle, O'na kurabiye yaptım :)

7 Şubat 2011 Pazartesi

5 Şubat 2011 Cumartesi

Sizofrenik alıntılar beynimin en ucra kösesinden 2

Klasik bir kıs günüydü. Öyle aman aman öldürücü bir soğuk yoktu ama sonucta kıstı ve ister istemez soğuktu hava.
Belki o gün diğer günlere nazaran biraz daha karanlıktı.
Ellerim cebimde yürüyordum. Ah özür dilerim, yürüyorduk.
Yanımda O vardı. Sessizdik, her yer gibi. Sessizliği deli gibi ucusan martılar bozuyordu sadece.
O bebek ağlaması gibi sesleri yok mu bir de..
Birden duraksadım. "Nereye?" dedim.
"Bilmiyorum yürüyoruz" cevabını alınca, gülümsedim. Onu kastetmemistim..
"Biz nereye gidiyoruz? -Biz-" dedim üstüne basa basa.
Biraz duraksadı.. Yutkundu. Martılar bile öyle bir sessizliğe büründüler ki, yutkunduğunu duydum.
Bir seyler söylemek istiyordu resmen acı cekiyordu farketmistim.
Kendimi bir an o hüzünlü ask filmlerinde gibi hissetmistim.
Biten bir ask, bir kıs günü, sessizlik, martılar blah blah.
Aklımdan anında yazdığım senaryoyu bir kenara bırakarak gercek hayata kesin dönüs yaptım.
Hala susuyordu. Senaryo aklıma geldi.. Belki de ilk ben baslamalıydım, cesaret edemiyordu belli ki.
"Evet, anlıyorum. Bir sey demek istiyorsun fakat, fakat olmuyor anlıyorum. Ben iyiyim her seye hazırlıklıyım merak etme. Söyle gitsin.." dedim.
Baktı ve gülümsedi.
"Evet demek istediklerim var, haklısın. Hemen dencek seyler değil cünkü.." dedi ve anladım.
İsteksizce bir göz yası döküldü yanağımdan. Baktı ve sol eliyle o yasımı sildi.
"Ağlanacak bir sey yok, mutlu olman lazım." dedi.
Ne icin mutlu olacaktım? Biraz sonra siktirip gideceği icin mi?
Ne yani sevgilimin beni pic gibi bırakmasına sevineceğimi mi düsünüyordu?
Gercekten mi?!
Suratına aval aval baktım "Dalga geciyorsun herhalde" diyebildim sadece.
"Ah hayır! Mutlu olacaksın, hem de cok. Böylesi ikimiz icin de mutlu bir son olacak sen de biliyorsun." dedi.
Hayır hayır cidden dalga geciyor olmalıydı.
Daha dün, daha dün sevisirken gözlerime bakarak bana seni seviyorum demisti. Bırakmayacaktı. Bir gün icerisinde mi ikimiz icin de mutlu son ayrılık olmustu?
Daha fazla katlanamayacaktım. Elimi uzattım.
"O zaman denecek pek bir sey de kalmadı, elveda kendine iyi bak. Benim de diyeceklerim vardı asl.." derken lafımı böldü.
"Elini uzatma" dedi.
Elimi sıkma tenezzülüne bile girmeyecekti demek. Bir hısımla elimi cebime geri soktum.
Gülümsedi.
Tanrım! Ne gülüyorsun gerizekalı deyip ağzına burnuna geciresim vardı o an.
Gülümsemesi daha da yayıldı suratına, benim sinirim yüzüme daha da cok vurdukca.
"Elini uzatma, cünkü sadece parmağını uzatsan yeter. Benimle evlenir misin sevgilim?" dedi.
Sanırım bir on dakika civarı bir sey yapamadım. Ne bir sevinc, ne baska bir duygu gösterisi. Tamamen nötrdüm.
Aklımdan onca sey gecti o on dakika kaskatı kesilmisken. Tabir-i caiz ise o kal gelmis tipimi "Askım?" diye ağzından bal damlayan sevgilim böldü.
Suratına baktım, gülümsedim ve "Seni öldüreceğim ama evlendikten sonra." deyip ona sıkıca sarıldım. Sıkı sıkı o kadar sıkı sarıldım ki tutkal ile yapıstırılmıs gibiydik resmen.
Simdi mi?
Simdi ben 50 yasındayım, sevgilim.. O 5 yıl önce terketti beni. O zaman terkedeceğini sanmıstım ama hayatını benimle birlestirmisti. O zamanlar 25 yasındaydık. Evlendikten 20 yıl sonra öldü. Terkeder gibi değildi gidisi, dönecek gibiydi. İlk zamanlar kabullenemedim zannediyordum fakat cidden öyleydi.
O gitti, evet.
Ben ise onunla anılarımı yazıp onu hala yasatmaya calısan, sonra bu yazdıklarımı mezarı basında ona okuyan, belki sizin deli diyeceğiniz ama kendince sebepleri olan bir kadınım.
İster deli deyin ister divane.
Ben sadece asığım.

25 Ocak 2011 Salı

Sizofrenik alıntılar beynimin en ucra kösesinden

Evde kimse yoktu, ev soğuk ve ıssızdı.
O kadar ıssızdı ki yankı yapıyordu hıckırıklarım hatta yaslarım damla damla yere damlarken o yere düsüs sesini bile isitebiliyordum.
Sonra ağlamayı kestim, onu cağırdım. Geldi.
Beni o halde görünce sasırdı
"Neyin var?" diye sordu. Klasiktir, "yok bir sey" dedim ve soyunmaya basladım. Karsılıksız kalmadı cıkardı üstünü ve sarıldı bana.
Evet tek ihtiyacım buydu bir sarılıs ama yanlıs kisiden olmustu bu, yanlıs olduğunu biliyordum oysa.
Yine de ses cıkarmadım.
Öptü sehvetle, devam ettirdim.
Durdum!
Ya "yeter" demeliydim ya da "git"
ama ben "yatağa gecelim"i tercih etmistim alternatiflerde bile yokken.
Bedenimde gezindi cırılcıplaktık. Evet zevkliydi ama o an onunla değil, beynimdekiyle sevisiyordum.
Amacımıza ulastık, saatlerce sevistik. Ev sadece inlemelerle doluyordu. Baska bir seye dair hic bir sey yoktu. Sadece inlemeler.
Zevk, acı..
Birer sigara yaktık.
Üstümü bile giyinmeye tenezzül etmeden cıktım yataktan elimde sigaram oturdum yere.
"Giyin ve git artık" dedim.
İtiraz etmedi sigarası biter bitmez kalktı, giyindi ve gitti.
Giderken baktı suratıma "bu sondu di mi?" dedi. İcim acıdı "evet sondu" dedim ama bahsettiğimiz sonlar tamamen farklı anlamlardaydı. Onun sonu benim birazdan öleceğim değildi.
Gitti.
Küveti doldurdum. Dolaptan bir sarap cıkardım kırmızı mıydı beyaz mıydı umrumda olmadan siseyi kafaya diktim, diktim, diktim.
O da bitti siseyi elimden düsürdüm ya da bırakmıs da olabilirim. Yere düstüğündeki evde olusan o yankı!
O yankılar iyice anımsattı bana yalnızlığımı.
Küvet tasmak üzereydi kapadım suyu. Zaten cıplaktım icine girdim.
Düsündüm "neden böyle olmak zorundaydı?" diye cevap bulamadım.
Bir elimde yerden tekrardan aldığım dibinde azcık bulunan sarap sisesi diğer elimde ise..
Saraptan bir damla küvete döktüm, kırmızıydı.
Hazırlık olmustu zaten az sonra bu küvet kırmızıya boyanacaktı.
Gülümsedim kendi kendime..
Gözlerimi yumdum ve bileklerimde soğuk metali hissetmeye basladım. Derken kapı caldı.
Umursamadım, ısrar etti. Sudan cıktım kapıya baktım evet hala cıplaktım.
Oydu geri gelmisti.
"Niye geldin?" dedim muhakkak bir seyini unutmustu kara kasıma, kara gözüme bayıldığını zannetmiyordum.
Bana baktı sonra durdu bileğime baktı. Yarım kalan isimi gördü.
Tepkiler, tepkiler, tepkiler. Dinlemedim.
Sarıldı sımsıkıydı.
Gözümden bir damla yas süzüldü onun omzuna suratıma baktı ve
"O olmayabilirim, onun yerini hic dolduramaya da bilirim. Yahut senin icin hic bir önem tasımıyor da olabilirim ama seni seviyorum ben" dedi.
Hıckırıklarım coğaldı coğaldıkca coğaldı.
Sevistik.
Huzur buldum bu kez.
Sıcaktı, ısıttı beni.
Sonra o uyudu, yanımda.
Gözlerimi kapadım bende kalp atıslarını dinledim.
O an hersey değisti benim icin.
Benim icin atan bir kalp duruyordu orda hissediyordum.
Kendi kalbime koydum elimi, atmıyordu.
İrkildim. Bir daha baktım, yok atmıyordu. Gözümü acmaya korkuyordum acamıyordum.
Actım insanlar küvetin basında bağırısıyorlardı.
Yanlarına gittim hemen, küvete baktım oradaki bendim.
Bas ucumda asıl ağlayan oydu.
Kapıyı acmamıstım, umursamamıstım ve acmamıstım.
İsimi yarım bırakmamıs ve devam etmistim.
Kan havuzuna teslim etmistim kendimi. O kapıyı kırıp iceri girmis meğerse ama ben kırmızı sularda coktan nefesimi vermis ve sonsuz uykuma deliksiz bicimde baslamıstım.
Sunu cok iyi hatırlıyorum "iyi uykular tatlı prens" dedi ağzından cıkan kelimeler hıckırıklarla boğusarak.
Üzgünüm sevgilim.
Uyudum ben.

17 Ocak 2011 Pazartesi

"Son" son olmuyor bazen böyle.. -Sövücü iceriklidir.-

Uzun zamandır güne güzel baslayamıyorum.
Evet bunun nedeni sensin sevgilim.. Sana sevgilim diyorum cünkü benim olmadığın ve hic olmayacağını bile bile sana sevgilim diyerek sizofrenik hareketlerde bulunmak huzur veriyor.. Hic olmadığın halde hep varmıssın gibi. Elimi tek bir kere tutmadığın halde hic bırakmamıssın gibi. Seni Seviyorum demediğin halde hep diyormussun gibi. Her neyse..
Yokluğuna alıstım. Lakin hic olmamıs olmana alısamıyorum. Hayatımda hic yokmussun gibi davranamıyorum. Hep bir yerden sik gibi cıkıyorsun be sevgilim. Adın her haltta karsıma cıkıyor. Ya da artık öyle bir halde geldim ki, ben öyle zannediyorum herhalde. Yok ama o kadar delirmedim.. Henüz.
Bir yerlerde mutlusun biliyorum.. Eskiden "mutlu oool yeteeğr" modlarındaydım, artık o bile yetmiyor.
Benden beter olmanı diliyorum. Bana yasattırdıklarını baskasında yasa istiyorum. Cok mu acımasız duruyorum? Yapma lütfen. Sen orada bana "iyiyim yuaaa :D" derken benim bilgisayar karsısında öldüğümü hic bir zaman bilmiyordun. Bilmeyeceksin de..
Sana ilk zamanlar kitap yazmaya karar verdim icinde sen de varsın dediğimde, "aa hadi ya merak ettim :D" demistin hatırlıyor musun? Hayır yani.. Of ne diye kendimi yoruyorum ki.
Ne yazsam bos. Bunları okumuyorsun bile ki okusan da anca bakıp bakıp gülersin öyle hakiki orospu evladısın iste.
Buna bir son vereceğim.
Sana bir son vereceğim.
Söz veriyorum, sana değil.. Kendime.

Simdi defol! Kime siktiriyorsan siktir kendini.
Dilediğin gibi zevk al.. Ben acılar icinde kıvranırım sorun değil.
Ne de olsa adalet yerini bulur.
O sik icinde kalsın sevgilim, siktir git.
Ama cidden siktir de git.
Öptüm.

11 Ocak 2011 Salı

Sevgilim bu sana son mektubum, oku ve götüne sok.

"Ask bana sacma geliyor." dedikten sonra seni biriyle iliskide görmek, hayatımı sikip bıraktıktan sonra birden cekip gitmenden daha koydu be sevgilim aslında. -Depardiéu.


O ilk anı hatırlıyorum evet evet cidden hatırlıyorum. Telefondan facebook'uma göz atıyordum.
Anasayfadan assağıda doğru sacma sacma paylasımları gecerken tam gözüme bir sey takıldı.
Adını gördüm. Evet tüm yazılar aynı boyuttaydı ama senin adın adeta devasa bir boyuttaymıscasına gözüme battı. Seninle ilgili hic bir seyi takmıyordum artık oysa.
Ama merak ettim.. Devam ettim nedir bu diye..
In a relationship. 
Telefonun ekranını büyüttüm, yakınlastım, defalarca baktım. Evet bu sendin ve yine evet senin iliski icerisinde olduğunu belirtiyordu bu lanet haber.
Sen?
Senin?
Üzüldüm mü peki? Hayır. Sadece cok koydu. Gitmenden daha cok koydu.
Ve hatta beğendim de. Belki "cekemiyor" diye düsünmüs olabilirsin ama yo! Emin ol gram umrumda değilsin. Yolda karsılassak görmezden geleceğim birisin artık. Yahut bakıp kafamı cevireceğim biri.. O kadar düstün be tatlım ee hayat bu.. Kimse yerinde saymıyor. Ya ilerlersin ya da gerilersin. Sen, sen hızını alamayıp birden ilerledin ama maalesef.. Bir ağaca tosladın. O ağacı gecene kadar acı cektim.. Sonra bir baktım o ağacın yanından geciyorum. Sen ordasın ve ölüsün.. Ve bu benim cidden umrumda değil. Seni böyle gectim.
Hani senin beni o evden cıktığım anda gectiğin gibi. Zor oldu ama gectim.
Mutluluklar sevgilim.
Mutluluktan gebermen dileğiyle.
Öptüm, bye.

Ps: I f*ck u.

Hıı Depardiéu asık.
Hıı yeni bir iliski.
Hıı ucusan bir kalp.
Ya sonra?
Bok yiyip assağı oturan bir Depardiéu!
Evet o büyük ask dediğim, asık oldum dediğim, zırvalayıp durduğum ask 4 gün mü 5 mü ne sürdü. Allahım bildiğin depresyona bağladım hemde öyle böyle değil. Yani ne desem, nasıl anlatsam bilmiyorum ama cidden ben yani ben kalabalığın arasında kulağımda bir sarkı ağlayarak yürüdüm, ben! Asla yapmam ki evde bile zor ağlayabilen biriydim uzun zamandır. Rezil olmusum, insanlar bakmıs gram umursamadım, sadece ağladım hemde hıckıra hıckıra.. Bir sey değisti mi? Tabii ki de, HAYIR! Sağlık olsun, cana gelen mala gelsin diyorum ha-ha!
Ee ben bu durum üzerine bos durur muyum? Asla. Vallahi kasarlık kanımda varmıs bunun cidden farkına vardım. Varmakla kalmadım üstelik. Ama.. Neyse.
Abi bariz izleniyorum bu beni uyuz ediyor her istediğimi yazamıyorum ya uyuz oluyorum oysa ne sövesim neler anlatasım var bir ben bilirim yani. Ama yook terbiyemi takınıyorum ben. (aslında baska sebepler de var hani terbiyeyi kim takar ki?)
Acayip sekilde Türkce Pop müziğe bağlamıstım. Demet'ten girip, Sertab'tan cıkıyodum. Serdar mı dersin, Gülben mi, Hülya mı ohoo neler neler vallahi. Atlattım sükür ki o evreleri su an gayet kendi tarzımda müzikler dinliyorum, oh.
Bu gece C ile fallastık. Fena fal bakıyoruz biz yuaaa..
Öyle seyler dedi ki icim bir garip oldu teee ilk blog yazılarımı yazdığım apti hakkında hemde.Alakası yok o tam bir gerizekalı, o tam bir aptal, mal, dünyanın en kötü sıfatlarının bir beden üzerinde toplanmıs hali o.
Ama yine de falımda cıkması ne bileyim garip iste. Ama o salak!
Öyle iste uzun zamandır yazmıyordum bir yazayım dedim.
Finaller de basladı.
Hafta sonu yine Bursa yolcusuyum (bu sefer dımdızlak gidersem ebemi fiksinler abi!)
Ben gidip bir Cem Adrian'a bağlayayım en iyisi..

Özledim..
Özledim..
Saclarımda oysa hala ellerin.
der ve defolur giderim, sevgiler.
xoxo.