17 Şubat 2011 Perşembe

Sizofrenik alıntılar beynimin en ucra kösesinden 3

"Assağılık herif!" demisti bana. Sesini hic kısmadan, yolun ortasında avazı cıktığı kadar bağırarak..
Yine de sesimi cıkartmadım, sustum. Niye mi? Cünkü onu seviyordum. Bu kadar basit.
...
Her sey imkansız kadar mükemmeldi, ona her önünden gecisimizde vitrinde bakakaldığı ve almayı cok istediği elbiseyi almıstım. Güzelce en sahsahlısından bir hediye paketi de yaptırmıstım.
Özel bir gün müydü? Doğum günü? Sevgililer günü? Yıl dönümü? Yo, hayır. Sadece icimden gelmisti. Ufak tefek sürprizler yapmaktan cok hoslanırdım. O da benim bu sürprizlerimi cok severdi. Mutlu oluyorduk.
Hemen aramıstım onu. "Neredesin acil bulusmamız lazım!" diye. İsten henüz cıkamamıs ve mesaiye kalacakmıs.. Bir gün daha bekleyebilirdim bu sürpriz icin ne var canım?
Yaklasık bir saat icerisinde (ki bu saat diliminde coktan taksiye atlayıp evime dönmüstüm) telefonum caldı. Yakın bir arkadası.. Telaslandım! İnsanın aklına her zaman "en kötüsü" geliyor ne yazık ki..
Acele ile telefona cevap verdim. "Onun hakkında konusmamız gereken bir seyler var!" dedi.
Mekan bildirdikten sonra derhal cıktım evden. Tamam o iyiydi fakat yine de endiseliydim, ne konusacaktı ki?
Girdim cafeye oturuyordu pek bir düsünceli, pek bir garipti.. "Ne oldu?" dedim. "Cok üzgünüm.." diye yanıt verdi. Anlam veremiyordum ne olmustu? Neye cok üzgündü? Neler oluyordu?! İyice meraklanmıstım.
Ayaklandı ve elimden tuttu. Bir kat yukarı cıktık. "Sana bunları anlatacağım ama kesinlikle aramızda kalmasını istiyorum" dedi. Yoksa? Bir hastalık? Aman Tanrım! Her sey gecti o an aklımdan.
Ben bu felaket icerikli düsüncelerimle boğusurken arkadası kendini dudaklarıma bıraktı.
Kaskatı kesildim. Kendime geldiğim an ittim ve "Ne yapıyorsun sen?!" diyerek sert cıkıstım. Ama yapım gereği sert olmakta zorluk cekiyordum yine de elimden geldiğince serttim, yaptığı büyük bir ayıptı!
"Seni seviyorum" dedi gözleri adeta minik bir köpek yavrusu gibiydi. Annesiz kalmıs ac ve sokakta yalnız, savunmasız olanlardan..
Bir an acıdım. Cok yufka yürekliyimdir. Sonra toparlandım. Bu durumda acıyacak bir taraf yoktu. Ben en yakın arkadasının sevgilisiydim ve öyle de kalacaktım.
Ben yine bu düsünceler icerisindeyken o ağlamaya basladı. "Hic bir sey bildiğin gibi değil" diye haykırdı.
Cevap veremiyordum yahut vermeye tenezzül etmiyordum ama sonunda ağzımdan bir kac kelime cıkıverdi.
"Neyden bahsediyorsun sen?!" dedim en sert ses tonumla.
Ve ardından döküldü.
"İlk basta mesajlastınız siz, konustunuz, sanal ortamdan cok muhabbet ettiniz. Evet buna bizzat sahit oldum, cünkü bunları yaptığın kisi o değil, bendim. Sana öylesine tutulmustum ki, beni beğenmeyeceksin diye onu tanıtarak arkadas oldum seninle. Ben konustum..Aptallıktı! Nereden bilecektim senin ona asık olacağını ve onun seni adım adım elimden cekip alacağını. Ve bana "O sana değil, bana asık" dedi biliyor musun? Bu kadar acımasızdı. Ağlamama bir kere olsun aldırmadı o benim en iyi arkadasım, dostum, kardesimdi.. Seni ben seviyorum, o değil.." dedi ve nutkum tutuldu.
Yo, hayır benim melek sevgilim böyle bir insan olamazdı! "Yalan söylüyorsun!" dedim. Cidden sinirlenmistim ve artık gercekten de serttim.
Dizlerinin üzerine cöktü ve basından beri yasadığı her acıyı ağlayarak, haykıra haykıra anlattı.
Hala inanamıyordum. Bunu benim sevgilim yapıyor olamazdı, o bu kadar gaddar olamazdı bu bir saka olmalıydı..
Onu eve bıraktım ve eve döndüm.
Uyudum.
Ertesi gün isten aldım ve bir yerde yemek yedik. O da suskundu, ben de.. Haydi benim nedenlerim vardı. Ya o?
Biliyor muydu dün gece olanları? Gercek yüzünün bana anlatıldığını biliyor muydu? Biliyorsa neden bu kadar sessizdi? Bir acıklama? Bir inkar? Yoktu hic bir sey yoktu.
Birinin baslaması gerekiyordu ve bu bendim.
"Bana yalan söyledin?" dedim.
"Hayır sen bana hic sormadın, ben de sana yalan söylemedim" dedi.
O an karsımda "melek" diye nitelendirdiğim kız bir anda adeta "seytan" oluvermisti.
"Sen bu değilsin.." diyebildim sadece.
"Ben buyum. Seni sevdim mi zannediyorsun? Ya da onu gercek dostum mu zannediyorsun? Elbet bir gün ortaya cıkacaktı ve o sürtük sana her seyi anlatacaktı belliydi bu ben de hep hazırlıklıydım. Zaten gelisin gibi gidisin de kolay olurdu tatlım" dedi.
Yıkılmıstım. Adeta o esnada tramva geciriyordum ve tek diyebildiğim sey "Asıl sürtük sensin" oldu.
Kalkalım dedi ve kalktık. Yolda yürüyorduk bos bos. Hala onunla niye yürüyordum bilmiyordum.
"Ben seni sevmistim, gercekten sevmistim." dedim birden bire sessizliği bozarak.
"Assağılık herif!" demisti bana. Sesini hic kısmadan, yolun ortasında avazı cıktığı kadar bağırarak..
Yine de sesimi cıkartmadım, sustum. Niye mi? Cünkü onu seviyordum. Bu kadar basit.
"Assağılık herif! Sen beni, ben olduğum icin sevmedin ki. Dısımı sevdin, güzelliğimi sevdin, herkes gibi.." dedi.
Bağırıyordu hala.
"Peki ya onun sucu neydi?" dedim.
Cevap veremedi.
Ardıma bile bakmadan ters istikamete doğru yöneldim. Kosar adımlarla..
Yanından bir an önce uzaklasıp bu kabus bitsin istiyordum ve kendimi arkadası olan kızın evinde buldum.
Olanları anlattıkca o daha da ağlıyordu daha da kendini yıpratıyordu.
Onu sevmiyordum evet ama yine de üzülmüstüm.
Derken bir mesaj geldi..
"O seninle konusmak istiyordu aracı oldum. Ama ters giden bir sey vardı sana ben de asık olmustum. O sıralar hastaydım sürekli doktorlarda geciyordu günlerim. Doktorlar bana kanser olduğumu söyledi. Cok gec kalındığını ve tek yapmam gerekenin moralimi yüksek tutmak olduğunu söyledi. Dünya umrumda değildi, -cok gec-ti artık her sey icin cok gecti.. O sırada tek istediğim sendin. Hastalığımı hic kimseye söyleyemedim. Bana acınası sekilde bakılmasını istemiyordum cünkü. Ve istediğim seyi elde ettim. Gaddarca yahut değil farketmez. Seni kazandım doğru yolla değildi belki ama kazandım. Mutlu oldum. Sevdim. Hatırlıyor musun bir elbise vardı her defasında tutulup kalıyordum vitrine.. Onu neden almıyordum? Para icin mi? Hayır onu giyecek ömrüm olmadığı icin.. Sen onu bana aldın biliyorum. Ama onu bana değil ona giydir belki de haklısındır, sürtük olan benim.. Her sey icin özür dilerim ilk ucakla Amerika'ya gidiyorum. Tedavim icin. Tesekkürler, beni yasattığın icin."
Ağlıyordum! Engel olamıyordum kendime..
Ve o gitti.
Bir daha ondan hic haber alamadık.
2 ay sonrasına kadar..
Amerika'dan dönmüstü ama cansız bir bicimde. Ölmüstü o. Beni de yanında götürmüstü adeta. Ben de ölüydüm.
Ben de ölmüstüm.
...
10.12.2009 Tarihinde Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde bir odada vefat eden hastanın yastığının altından cıkan bir defterde bulunmustur.

* Tamamen hayal ürünüdür. 
Depardiéu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder