25 Ocak 2011 Salı

Sizofrenik alıntılar beynimin en ucra kösesinden

Evde kimse yoktu, ev soğuk ve ıssızdı.
O kadar ıssızdı ki yankı yapıyordu hıckırıklarım hatta yaslarım damla damla yere damlarken o yere düsüs sesini bile isitebiliyordum.
Sonra ağlamayı kestim, onu cağırdım. Geldi.
Beni o halde görünce sasırdı
"Neyin var?" diye sordu. Klasiktir, "yok bir sey" dedim ve soyunmaya basladım. Karsılıksız kalmadı cıkardı üstünü ve sarıldı bana.
Evet tek ihtiyacım buydu bir sarılıs ama yanlıs kisiden olmustu bu, yanlıs olduğunu biliyordum oysa.
Yine de ses cıkarmadım.
Öptü sehvetle, devam ettirdim.
Durdum!
Ya "yeter" demeliydim ya da "git"
ama ben "yatağa gecelim"i tercih etmistim alternatiflerde bile yokken.
Bedenimde gezindi cırılcıplaktık. Evet zevkliydi ama o an onunla değil, beynimdekiyle sevisiyordum.
Amacımıza ulastık, saatlerce sevistik. Ev sadece inlemelerle doluyordu. Baska bir seye dair hic bir sey yoktu. Sadece inlemeler.
Zevk, acı..
Birer sigara yaktık.
Üstümü bile giyinmeye tenezzül etmeden cıktım yataktan elimde sigaram oturdum yere.
"Giyin ve git artık" dedim.
İtiraz etmedi sigarası biter bitmez kalktı, giyindi ve gitti.
Giderken baktı suratıma "bu sondu di mi?" dedi. İcim acıdı "evet sondu" dedim ama bahsettiğimiz sonlar tamamen farklı anlamlardaydı. Onun sonu benim birazdan öleceğim değildi.
Gitti.
Küveti doldurdum. Dolaptan bir sarap cıkardım kırmızı mıydı beyaz mıydı umrumda olmadan siseyi kafaya diktim, diktim, diktim.
O da bitti siseyi elimden düsürdüm ya da bırakmıs da olabilirim. Yere düstüğündeki evde olusan o yankı!
O yankılar iyice anımsattı bana yalnızlığımı.
Küvet tasmak üzereydi kapadım suyu. Zaten cıplaktım icine girdim.
Düsündüm "neden böyle olmak zorundaydı?" diye cevap bulamadım.
Bir elimde yerden tekrardan aldığım dibinde azcık bulunan sarap sisesi diğer elimde ise..
Saraptan bir damla küvete döktüm, kırmızıydı.
Hazırlık olmustu zaten az sonra bu küvet kırmızıya boyanacaktı.
Gülümsedim kendi kendime..
Gözlerimi yumdum ve bileklerimde soğuk metali hissetmeye basladım. Derken kapı caldı.
Umursamadım, ısrar etti. Sudan cıktım kapıya baktım evet hala cıplaktım.
Oydu geri gelmisti.
"Niye geldin?" dedim muhakkak bir seyini unutmustu kara kasıma, kara gözüme bayıldığını zannetmiyordum.
Bana baktı sonra durdu bileğime baktı. Yarım kalan isimi gördü.
Tepkiler, tepkiler, tepkiler. Dinlemedim.
Sarıldı sımsıkıydı.
Gözümden bir damla yas süzüldü onun omzuna suratıma baktı ve
"O olmayabilirim, onun yerini hic dolduramaya da bilirim. Yahut senin icin hic bir önem tasımıyor da olabilirim ama seni seviyorum ben" dedi.
Hıckırıklarım coğaldı coğaldıkca coğaldı.
Sevistik.
Huzur buldum bu kez.
Sıcaktı, ısıttı beni.
Sonra o uyudu, yanımda.
Gözlerimi kapadım bende kalp atıslarını dinledim.
O an hersey değisti benim icin.
Benim icin atan bir kalp duruyordu orda hissediyordum.
Kendi kalbime koydum elimi, atmıyordu.
İrkildim. Bir daha baktım, yok atmıyordu. Gözümü acmaya korkuyordum acamıyordum.
Actım insanlar küvetin basında bağırısıyorlardı.
Yanlarına gittim hemen, küvete baktım oradaki bendim.
Bas ucumda asıl ağlayan oydu.
Kapıyı acmamıstım, umursamamıstım ve acmamıstım.
İsimi yarım bırakmamıs ve devam etmistim.
Kan havuzuna teslim etmistim kendimi. O kapıyı kırıp iceri girmis meğerse ama ben kırmızı sularda coktan nefesimi vermis ve sonsuz uykuma deliksiz bicimde baslamıstım.
Sunu cok iyi hatırlıyorum "iyi uykular tatlı prens" dedi ağzından cıkan kelimeler hıckırıklarla boğusarak.
Üzgünüm sevgilim.
Uyudum ben.

2 yorum: